CLICK HERE FOR THOUSANDS OF FREE BLOGGER TEMPLATES »

20091130

evvel zaman


filmin sonuna doğru durup ona gözlerinin hayatımda gördüğüm en güzel gözler olduğunu söyledim.
şaşırdığı zamanlar utangaçlaşıyordu biliyordum.böyle zamanlarda daha önce keşfedilmemiş bir masumiyete sahip oluyordu.gülümsüyordu.ve gülümserken yüzüyle birlikte dudakları da kızarıyordu..dudakları...
o utandıkca ruhum,arsız bir şeytana dönüşüyordu ve sırf bu yuzden ona aşık oluyordum..

bana aşkın ne olduğunu sormuştu daha onceleri ondan haric bir kac iyi adam..ve neden onlara aşık olmadığımı..bunu ben söylemiyordum.öyle olduğunu hiç düşünmemiştim üstelik.kendimce yazdığım masalların ilk cümleleri sabit kalmak üzere,her birine başka başka anlatırdım tariflerimi..ve sonuca yaklaştığımda hiçbirinin ikna olmadığını bilerek hemen hemen aynı noktalardım,özetle aslında ben, her birine aşıktım..
bu kez o soruya bu kadar uzak kalmamın nedenini anlamaya çalıştım bir süre.o sadece filmin sonunu merak ediyor,aklından her ne geçiriyorsa şakaklarındaki damarların daha da belirginleşmesine sebep oluyordu.yeni kestiği tırnaklarının arasından bir şeyler cıkarmaya calışırken,mermerden bir heykele benzeyen beyaz ve katı vucuduna bu kadar hareketin yakışmadıgını düşünüyordum.
kendini kimseyle paylaşamadığı fikrinin ve nefes alabildiği tek yaşam alanı olan kendinin sıkı sıkıya tutunduğu kilitleri olduğuna inanmamıştım.bu çok da yanlış değildi.söylediklerime inanmadığımı hep bilirdim.
onu ilk kez evime çok uzak bir markette gördüğümü hatırladım.ve beraber ilk akşam yemeğimizi o marketin şarküterisinden o akşam yediğimizi..saçlarındaki beyazların sıklığı yüzünden yaşından bir türlü emin olamıyor,buna rağmen yaşını öğrenmeye gereksinim duymuyordum.arada sırada orada bulunan bir kaç arkadaşına dönüp cevap veriyor ve her gülümseyişinde annelik güdülerimi yoğunlaştıran sevimli bir sokak çoçuğuna benziyordu.
yüzündeki gamzelerin doku eksikliğinden değil, tanrının böyle uygun gördüğü için orda olduklarını aslında duymasını istediğimden değil ancak gizli kalmasının da lüzumsuz olduğunu bilerek bir anda söyleyivermiştim.o zaman da şaşkınlığından utanmış ve gülümsemesini durdurmaya cabalarken dudaklarını yalamıştı sakince.yüzüyle birlikte dudakları da kızarmıştı..

Filmi nasıl bulduğumun cevabını veremediğimden bir kaç kez daha sordu aynı soruyu gözlerini yüzüme dikip..biraz daha düşünmek için izin istermiş gibi parmaklarımı alnımda gezdirip başımı öne eğdim yavaşça.onca zamandır ne düşündüğümü merak ediyor,fakat açıkça soramadığını kirpiklerinin hızla titreyişinden çıkarabiliyordum.düşündüğüm, cevabına ilk cümlesi sabit olmak üzere hazır olduğum soruydu..ben kendi sorumun cevabımı düşünürken başka bir soru kafamı allak bullak etmiş, basit bir kaç kelime ile filmden bahsedemeyecek hale gelmiştim.
Beni böyle sersemleştiren düşüncelerin ne olduğunu öğrenmenin hoşuna gitmeyeceğini varsayarak paketindeki son sigarasını yaktı.
"Güzeldi" dedim."Uzun zamandır beni boyle bir konunun bu kadar düşündürebileceğini tahmin etmeğimden olsa gerek,izlemeyi akıl edememişim.teşekkür ederim"
Söylediklerime inanıp inanmadığını bilmiyordum ama rahatlamış gibiydi.
Henüz yarıya gelmiş sigarasından bir nefes alıp penceremin önündeki eskimiş şamdanın icinde söndürdüm.
Beklediğim soruyu asla sormayacaktı..Ayağa kalkıp saçlarımdan öptü.Birkaç saat içinde de uyudu.
Ona her görüştüğümüzde aklımdan taşan ve ağzıma sığmayan cümlelerle aşkı anlattım.Bana hiç bir zaman inanmadı.

Ve o soruyu hiç bir zaman sormadı..

O bambaşka topraklarda,hemfikir olduğumuz konular üzerinde çabalarken,çokça zaman sonra o soruyu neden sormadığını anlayabildim...

Uydurduğum tüm masalları "ilk cümleleri dahil olmak üzere" eskittiğim ruhların mezarlarına savurdum.
Yeni bir masal yazmadan önce,ne kadar eski bir kalem bulabilirime çabaladım.

Merhaba,Ben Buket..
Birazdan size bir masal anlatacağım...

0 yorum: