CLICK HERE FOR THOUSANDS OF FREE BLOGGER TEMPLATES »

20090625

affetme..ama gitme de..

Gidersen..

Ki gidiyorsun..

Hatta gittiğini de söyledin çoktan..

Ama giderken…

Bilmiyorsun,zifiri karanlık bir göğün altında kimsesiz o yaprak nasıl ki duyar sabâ dilkeşhaveran makamıdır ezanın çığlığını,nasıl ki titrer derisi, bildirmiştir gece günün uyandığını,nasıl ki tüm doğa doğrulur da yattığı yerden,o vakit yalnız olmayı seçen her kimse kapar gözlerini ışığa…Bilmiyorsun ben, o yalnızlar namzetlerinden her biriydim aslında..

Dağınık renkleriyle gün ışığında mı yoksa güneş battıktan epeyce sonra mı dokundum ilk kez sana hatırlamıyorum.ve ilk kez saçlarının mı yoksa içinden gelmeyen ama dışarı kuvvetle taşan gülümsemenin mi kokusunu duydum?Lakin ne zaman saçlarına yaklaşsam muhtemel bir bahaneyle, fikrinde bitmeyen kavgaları ve ne çok delirecek kadar düşünmeleri gördüm.Sanki ben yaklaştıkça,zihninin boşaldığı bembeyaz bir boşluğa döndüm.

Gözlerini hep beğendim.Hep bir aşık gibi iç geçirip haset ve hasretin ulu ortasında hayret ettim güzelliğine.Bir gün öpmeyi bile istedim aslında.Lakin baktım sadece.Ne zaman gözlerine baksam bir yandan boşluğumun daha da büyüdüğünü izleyerek,görmek istemediğin ne çok şeye şahit olduğunu,göremediğine ne çok özlem duyduğunu ne çok görebileceğin her şeye kör olmak istediğini gördüm.Sanki ben baktıkça,hayalini kurduklarına onca uzak geçmişini kendime gömdüm.

Seni sevmek yerine seni taşıyan bedeni sevmenin belki daha hafif bir netice olduğunu düşündüğümden midir ve sen fark etmiş misindir, ben birkaç defa göğsünün sol tarafında beklettim avuçlarımı.Sonra anlamsızlıklarımdan şikayetçi olursun diye korkup bir an başımı yasladım yahut kulak verdim hızına kalbinin.Ben ne zaman kalbine dokunsam,yumruğun kadar bir balonun gökyüzüne yükselirken kaybettiği ağırlığını,küçük yaşının rengini taşımayan kararmış damarlarını,onları ne çok sevgiyle tıkayıp ne çok bıçak yarasıyla açtığını ve onlara ne çok kez kendi ellerinle yeniden dikiş attığını gördüm.Sanki ben dokundukça, dokunmasam yanacak bir ateşin narında söndüm.

Gidersen..

Ki ben beklerken gittin belki çoktan..

Öyle gittin ki belki, hiç arkana dönmeden..

Ama giderken..

Bilmiyorsun,sen sabaha uyananlardansın,ben sabahı bekleyenlerden..Sen gülüşünle buhurumeryemleri açtıransın,ben dağçayları deren…

Ve sen gidenlerdensin,ben ismini,aşkın secdesidir, yatağımda zikreden..

Gidersen..

Sana gitme demem..

Demem, ki zaten gittiğinden duymassın,

Görmezsin,en çok...özlerim yatağımdaki yerini..

Sen bir sabaha uyanır,ben bütün sabahları bekler..

Ama bilmiyorsun…

Sen oyunu kaybetmedin çocuk..Ben seni kaybettim..

Gidersen en çok…

Gidersen, seni çok özlerim…

0 yorum: